ANASAYFA / Başkandan Haberler / SGK 4. Olağan Genel Kurulu Konuşması
SGK 4. Olağan Genel Kurulu Konuşması
ÖZ ORMAN-İŞ BASIN MÜŞAVİRLİĞİ - 13.11.2019 14:07

SGK 4. Olağan Genel Kurulu Konuşması

13.11.2019 14:07

Sayın bakanım,

Sayın milletvekilleri,

Sayın sgk başkanı,

İşçi-işveren ve kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarının kıymetli başkan ve yöneticileri,

Meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının kıymetli başkan ve yöneticileri,

Kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri,

Kıymetli delegeler,

Değerli basın mensupları,

Saygıdeğer konuklar,

 

Sizleri şahsım ve HAK-İŞ Konfederasyonu adına saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 4. Olağan Genel Kurulu’nun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

 

Bugün sosyal güvenlik sistemimiz, tüm sosyal taraflar için ortak ve ana gündem konusudur.

Adeta hayatımızın olmazsa olmaz parçasıdır.

Burada, sosyal güvenlik sistemimizin mevcut durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Ve daha güçlü, daha etkin,  daha kapsayıcı, daha kaliteli hizmet sunan bir sosyal güvenlik sistemine ulaşabilmek adına, görüşlerimizi paylaşmak istiyorum.

 

Değerli Konuklar,

 

Sosyal güvenlik temel insan haklarından biridir.

 

Sosyal güvenlik sistemi, ülke insanının bugününün ve yarınlarının güvencesidir.

 

Sosyal güvenlik, insanların bulundukları toplumda insan onuruna yakışır şekilde, kimseye muhtaç olmadan yaşamalarının teminatıdır.

 

Toplumda yoksulluğu ve gelir dağılımındaki eşitsizlikleri önlemede, toplumsal huzuru sağlamada, çok önemli bir rol oynamaktadır. 

 

Uluslararası temel esaslar çerçevesinde kurularak gelişme gösteren sosyal güvenlik sistemimiz, 69 yıllık bir geçmişe sahiptir.

 

Kimi düzenlemelere, kimi uygulamalara ilişkin farklı görüşlerimiz olsa da, ülkemiz sosyal güvenlik sistemi, her geçen gün daha iyi bir noktaya yükselmektedir.

 

Bugün soysal sigortaların kapsadığı nüfus oranı % 83’e ulaşmıştır.

 

Bu önemli bir gelişme olmakla birlikte, çağdaş ve gelişmiş bir ülke için yeterli değildir.

 

Umudumuz, hedefimiz ve isteğimiz; kısa bir süre içinde, bu oranın yüzde yüze ulaşmasıdır.

 

Sosyal devlet anlayışının gereği de budur.

 

Değerli Konuklar,

 

Sosyal güvenlik sistemimiz, hâlâ geçmişin mirası sorunlarla mücadele etmektedir.

 

Geçmişte insan odaklı düşünce ve hizmet anlayışından yoksun politikalarla, kurum kaynakları sorumsuzca tüketilmiş, vatandaşın hakkı-hukuku hiçe sayılmıştır.

 

Bugün kuşkusuz eskisinden çok daha iyi bir noktadayız.

 

Sağlık tesislerinde yaşanan uzun muayene kuyrukları, ilaç kuyrukları geçmişte kaldı…

 

Uzun ve çileli emeklilik işlemleri,

İşverenler, Sigortalı ve hak sahipleri için karmaşık bürokratik işlemler,

Hizmetlere erişim sorunları yok artık…

Bu gelişmeler ülkemiz açısından son derece sevindiricidir.

 

Ancak bu gelişmeler, sorunların tamamen bittiği anlamına gelmiyor.

 

Bütün gayretli çalışmalara rağmen, Türkiye, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemine henüz kavuşamamıştır.

 

1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yeşil kartlıların da genel sağlık sigortası kapsamına alınmasıyla, reform süreci önemli ölçüde tamamlanmıştır.

 

Yaklaşık 19,2 milyon aktif sigortalı, 10,8 milyonu aşkın da emeklimiz bulunmaktadır.

 

Ülke nüfusunun yüzde 83’üne sosyal güvenlik hizmeti veren SGK’nın aktüeryal denge sorunu henüz çözülememiştir.

 

Bu kadar gayretli çalışmaya rağmen Aktif/Pasif oranı 1’e karşı 1,93’tür.

 

Bu sorunu telaşsız ve kaygısız bir ortamda masaya yatırmak gerekiyor.

 

Sosyal Güvenlik Sistemi ilk kurulduğu dönemde, fon yaratma anlayışına göre düzenlenmişti.

Sistem zamanla dağıtım sistemine dönüşmüş ve halen bu sistem devam etmektedir.

 

2015 yılı sonu tahminlerine bakacak olursak;

 

  • Prim gelirleri 150 milyar 963 milyon lira,
  • Emekli aylıkları ödemeleri ise 152 milyar 047 milyon lira

 

Yani prim geliri ile emekli aylık ödemeleri neredeyse başa baş durumda.

 

Elbette, başta sağlık harcamaları olmak üzere, başka gider kalemleri de var.

 

Sistem gelir-gider bakımından sürekli açık vermektedir. 

 

Bu tablo kamu çalışanları açısından daha da vahim bir görünümdedir.

 

Kuşkusuz, ülkelerin karşılaştıkları sorunları çözebilecek yetenekleri, potansiyelleri vardır.

 

Önemli olan, çözüm iradesine sahip olmak; aklı, bilgiyi, adaleti esas almaktır.

 

HAK-İŞ olarak, Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olmadığına inanıyoruz.

 

Türkiye’nin insan, bilgi, deneyim ve yetenek varlığına inanıyoruz.

 

Yeter ki isteyelim.

 

Değerli Konuklar,

 

Sosyal güvenlik sistemindeki sorunların çözümünde, kayıtdışı istihdamla mücadele son derece önemlidir.

 

Kayıtdışı sorunu, sosyal güvenlik açıklarının kapatılmasının önünde önemli bir engel teşkil etmektedir.

Ayrıca, ekonominin reel dengelerinin oluşmasını zorlaştırmakta, haksız rekabet yaratmaktadır.

 

Bu Genel Kurul, bu çarpık gidişe çözüm bulmak bakımından bir fırsat olmalıdır.

 

Öncelikle bu kararlılık devam etmelidir.

 

Kapsamlı bir strateji ile yola devam edilmelidir.

 

Şimdiye kadarki mücadele, müfettiş denetimine ağırlık veren bir anlayışla yürütülmüştür.

 

Bu hem pahalı, hem de başarı şansı az olan bir yöntemdir.

 

Bütün tecrübeler bunu göstermiştir.

 

Kayıtdışılıkla mücadelede;

 

  • Denetim ve ceza yöntemlerinin güçlendirilmesi ve ağırlaştırılmasının yanı sıra,

 

  • Ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarına ilişkin mücadele araçları birlikte kullanılmalı,

 

  • Af ihtiyacını doğurmayacak, âdil bir vergi ve prim sistemi geliştirilmeli,

 

  • İnsan onuruna yakışır istihdamı esas alan bir çalışma şekli ve ücret politikası öncelenmeli, 

 

  • Yapılan yeni düzenlemeler ve kolaylıklar kamuoyuna yeterince duyurulmalı,

 

  • İl istihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları, kayıtdışı istihdamla mücadelede daha işlevsel hale getirilmelidir.

 

Bunun yanında; kayıtdışılıkla mücadelede, çalışma hayatının örgütlü bir yapıya kavuşturulması en hayatî noktadır.

 

Çünkü; sendikalı çalışma ortamında, kayıtdışı istihdam yok denecek kadar azdır.

 

Değerli Konuklar,

 

Sendikalar, çalışma hayatının ve toplumsal hayatın sigortasıdır.

 

Sendikalar, kayıtdışılığın panzehiridir.

 

HAK-İŞ olarak, örgütlenmeyi; kayıtdışının önlenmesi, düzgün iş, adil gelir dağılımı gibi sosyal amaçlar uğrunda, vazgeçilmez olarak görüyoruz.

 

İşverenlerimizde, sendikalara karşı varolan önyargılı tutumların, soğuk savaş dönemine ait algıların değişmesi gerektiğine inanıyoruz.

 

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu çalışmaları sırasında da gördük ki, birçok işveren; sendikadan, örgütlü çalışan olgusundan ürkmektedir.

 

Bu vehimlere son vermek gerekiyor.

 

Bu yanlış bir algıdır, yanlış bir bakış açısıdır.

 

Çalışma hayatımızın bu yanlışlardan bir an evvel kurtulması gerekiyor.

 

Değerli Konuklar,

 

Çalışma hayatımızın bir diğer sorun alanı da emeklilik konusudur.

 

Bugün sigortalılık ve prim ödeme süresini doldurmuş, ancak yaş unsuruna takılan binlerce işçi bulunmaktadır.

 

Bu insanlar, sabırla çalışmalarına devam etmekte; bir noktada, yasanın öngördüğü kademeli yaş skalasına saygı göstermektedirler.

 

Bu yetmiyormuş gibi, bazı yetkililer, çeşitli varsayımlara dayanarak, bu geçiş skalasını daha da yükseltmeye dönük sözler sarf etmektedirler.

 

Veya biz öyle anlıyoruz.

 

Bunun sağlıklı bir yaklaşım olmadığı açıktır.

 

Değerli Konuklar,

 

Bir başka önemli konu da sağlık hizmetleridir…

 

Sağlık hizmetleri sosyal güvenlik sistemimizin en hassas noktasıdır.

 

Genel Sağlık Sigortası uygulaması, başarıyla gerçekleşti.

 

Bu bakımdan Kurum yöneticilerini kutluyorum.

 

Şuranın altını çizmek istiyorum: Sağlık sektörü pahalı ve suiistimale açık bir sektördür.

 

İlaç tasarrufu ve benzeri konularda alınan tedbirlerle, suiistimaller olabildiğince azaltılmıştır.

 

Ancak, bu tedbirlerin yetersiz kaldığı düşüncesiyle, sık sık katkı payını yükselten, ek katkı payları getiren yeni uygulamalar doğru değildir.

 

Bu nedenle, verilmiş olan birçok sağlık hakkından vazgeçmek, insanımızı yine hastane kapılarında, ilaç kuyruklarında bekletmek son derece yanlış olacaktır.

 

Türkiye bu konuda geri götürülmemelidir.

 

Vatandaşın hizmete en kısa yoldan, en ucuz şekilde, yorulmadan, usanmadan ulaşması, çağdaş bir devletin olmazsa olmaz temel niteliğidir.

 

Sağlık sistemimizde birçok ilerlemeye rağmen muayene ve ameliyatlara ilişkin randevu siteminde sorunlar bulunmaktadır.

 

Randevu sistemi etkin olarak çalışmamaktadır.

 

Diğer önemli bir konu özel hastanelerdir.

 

Özel hastaneler, çoğu zaman keyfi uygulamalarla, SGK ödemesine ek olarak ücret almakta, fahiş şekilde fiyatlandırma yapmaktadır.

 

Sistemin bu iki noktada izlenmesi ve önlem alınması gerekiyor.

 

Değerli Konuklar,

 

HAK-İŞ olarak, AB’nin benimsediği sigorta dallarından biri olan aile yardımı sigortasının, Türkiye’de de uygulanması gerektiğine inanıyoruz.

 

Ayrıca, işsizliğin ve yoksulluğun yakıcı etkilerini azaltmada, Avrupa Sosyal Şartı’nın 30. maddesinde yer alan Bireysel Düzenli Asgari Gelir Desteği uygulamaya konmalıdır.

 

Sosyal koruma sistemini güçlendirici nitelikteki bu iki uygulamayla, insan onuruna yaraşır asgari bir yaşam standardı sağlanmış olacaktır.

 

Yoksulluk kıskacındaki bireyler, ekonomik ve sosyal hayata entegre edilerek, yeni bir toplumsal dinamizm yaratılacağını düşünüyoruz.

 

Değerli Konuklar,

 

HAK-İŞ olarak, Türkiye’nin gücüne, potansiyeline, vizyonuna ve misyonuna inanıyoruz.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu da, ülkenin bugününe ve geleceğine yön veren kurumlardan biri olmalıdır.

 

Ülkemiz etkin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve malî açıdan sürdürülebilir, çağdaş standartlarda bir sosyal güvenlik sistemini hak etmektedir.

 

Bu yolda önemli bir ilerleme vardır.

 

Ancak sosyal diyalogla çözülmesi gereken önemli sorunlar da bulunmaktadır.

 

Önümüzdeki dönemde ülkemizin;

 

  • 78 milyon nüfusun tamamını kapsayan,
  • mali açıdan sürdürülebilir,
  • kayıtdışı ile etkin mücadele eden,
  • vatandaşların tamamının verilen hizmetlerden memnun olduğu

 

bir sosyal güvenlik sistemi hedefine ulaşmasını temenni ediyorum.

 

Değerli Konuklar,

 

Sözlerime son vermeden önce, son bir hususa daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum…

 

İlerlemek için bugün büyük bir çaba içinde olduğunu düşündüğümüz SGK’nın Yönetim Kurulu’nun seçilme usul ve esaslarının sorunlu bir yapıda olduğuna inanıyoruz.

 

Bu yapı çerçevesinde, delege dağılımı, demokratik bir temsile imkân vermemektedir. 

 

Yönetim Kurulu’nun Genel Kurul tarafından seçilmesi daha adil bir düzenleme olacaktır.

 

Bu yapı değiştirilmelidir.

 

Geçmişten kalan tekelci anlayışın ürünü olan bu yapı, sosyal diyalog kültürüne ve demokratik temsil ve katılıma uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir.

 

HAK-İŞ olarak, bütün sosyal diyalog mekanizmalarının ve düzenlemelerin, AB’nin tam katılımcılık ilkesine uygun bir anlayışla, demokratik şekilde yapılmasını talep ediyoruz.

 

Sosyal diyalog mekanizmalarına katılım konusunda ortak kriterler belirlenmeli ve bu kriterler bütün kurumlara uygulanmalıdır.

Sözlerime son verirken, ülkemizin dört köşesinde, SGK çatısı altında çalışan tüm emekçilerimize ve Genel Kurul hazırlıklarını gerçekleştiren çalışanlara teşekkür ediyorum.

Bu düşünceler ışığında, Genel Kurul katılımcılarını HAK-İŞ Konfederasyonu adına selamlıyor, başarılar diliyorum.

MUHATAP KURULUŞLAR



Kişisel Verileri Koruma Kanunu - Aydınlatma Metni