Paketin eğitim, ceza ve ödül konularını içeren kapsamlı ve doyurucu bir düzenleme öngördüğünü belirten Hak-İş Genel Başkan Vekili Settar Aslan, şöyle devam etti:

"Bazı eksikliklerine rağmen, düzenlemeleri önemsiyoruz. Mesela görüntülü denetimler yapılması, işçilerin üzerinde takip çiplerinin bulundurulması gibi uygulamalar, ileri adımlardır. Tabi bu açıklamaların içinin doldurulması ve hayata geçirilmesi gerekiyor. Sendikalar olarak bunun takipçisi olacağız. Paketin, kural tanımayan, açgözlü işverenler için caydırıcı bir etkisi olacağına inanıyoruz.

Hak-İş olarak, geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan'a bir dosya sunmuştuk. Orada, açgözlü davranan, iş sağlığı ve güvenliğini gözardı eden işverenler için caydırıcı cezalar getirilmesini önermiştik. Sayın Başbakan'ın açıklamalarından anlıyoruz ki kendisine sunduğumuz dosyadaki öneriler gözardı edilmemiş, onlardan yararlanılmıştır. Bundan büyük mutluluk duyuyoruz. İş sağlığı ve güvenliği devlet-işveren-işçi üçlüsünün ortak sorumluluğudur."

Settar Aslan, iş kazalarını önlemek bakımından, işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin süreklilik arz etmesi gerektiğini, bunun da işçilerin sürekli çalıştırmasıyla mümkün olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

"Kamudaki geçici işçilerin, yılın yarısında çalışıp diğer yarısında işsiz kalması, sonrasında işe adaptasyon sorunu meydana getiriyor. 5 ay 29 gün çalıştırılıp, sonra iş akdi askıya alınan işçi, 6 ay sonra tekrar işbaşı yaptığında, aldığı eğitimden geriye bir şey kalmıyor. O işçinin eğitimi için yapılan yatırımlar boşa gidiyor. Şimdi kamu böyle yaparsa, özel sektör nasıl yapar? Yani kamu, kendi istihdam politikalarını gözden geçirmeli ve geçici işçiliğe son vermelidir."

İş kazalarıyla ilgili yargı süreçlerinin çok uzun sürdüğünü kaydeden Hak-İş Genel Başkan Vekili Aslan, bu davaların öncelikli davalar olarak görülmesi ve 'ihmal' yerine 'taksirle sebebiyet verme' şeklinde açılması gerektiğini bildirdi.

Paketin, madenlerde denetimin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na devredileceğini öngördüğünü hatırlatan Aslan, "Ruhsat ve denetim yetkisinin aynı yerde toplanması önemlidir. Eğitim, denetim, mevzuat ve araştırma tek bir çatı altında toplanmalıdır. Değilse yetki kargaşası oluşmaktadır. Ayrıca, madenlerde ruhsat sahibi kim ise, üretimi de o yapmalıdır. Ruhsat sahibi eğer o madeni işletemiyorsa, ruhsatı tümüyle devretmelidir. Rödovans gibi işletme hakkı devirlerine ve 'dayıbaşı' gibi hukukta yeri olmayan uygulamalara müsaade edilmemelidir." şeklinde konuştu.

Settar Aslan, iş sağlığı ve güvenliği bakımından diğer hayati noktanın,'işçilerin örgütlülüğü' olduğunu vurgulayarak, "İşçinin örgütlü olduğu işyerlerinde, kuralsızlıklar yok denecek düzeye inmekte ve kayıtdışılık ortadan kalkmaktadır. O yüzden, işçilerin örgütlenmesini engelleyen mevzuat ve kafa yapısı değişmelidir." dedi.

Hak-İş ve bağlı sendikaların, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini ciddiye aldığını da ifade eden Settar Aslan, sözlerini şöyle noktaladı:

"Mesela benim kendi sendikam Öz Orman-İş, geride kalan 2-3 yıl içinde 5 binden fazla üyesine iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermiştir. Bu önemli bir rakamdır. Diğer taraftan sendikalarımız, üye işçilerine Grup Ferdi Kaza Sigortası yaptırmaktadır. Bu, tamamlayıcı sigorta olarak önemli ve anlamlıdır. Tüm sendikalarımıza örnek olmalıdır."