Hak-İş 34. kuruluş yıldönümünü, İstihdam Odaklı Mesleki Eğitim Sertifika Töreni ile Kutladı. Törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, toplantının açılışındaki konuşmasında, eğitim konusunu çağdaş sendikacılığın gereği olarak gördüklerini söyledi.
Uslu’nun konuşması şöyle:
Bugün, HAK-İŞ’imizin 34. kuruluş yıldönümü. Bu mutlu günde mücadelemize emeği geçen herkesi saygıyla anıyor ve teşekkür ediyorum. Bu kuruluş yıldönümümüzde, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan mesleki eğitimi ele alıp “Kendimiz İçin, Geleceğimiz İçin, Mesleki Eğitimden İşbaşına” sloganıyla yürüttüğümüz çalışmaların sonuçlarını bir fotoğraf karesinde birleştirmenin heyecanını yaşıyoruz. Bugün burada sertifikalarını alacak olan 345 ve daha önce eğitimden geçirdiğimiz binlerce kursiyerimizi meslek sahibi yapmanın mutluluğunu hep birlikte paylaşıyoruz.
HAK-İŞ olarak, sürdürülebilir, atak ve etkin sendikacılığın gereği ve önemli bir ihtiyacı olarak “eğitimin” altını çizdik. Sendikal eğitimi önemsedik ve gereğini yerine getirdik. Bugün öğleden sonra da bu eğitimlerden birini daha gerçekleştireceğiz.
HAK-İŞ, Türkiye’nin ileriye doğru bir yürüyüş içinde olduğuna inanmaktadır. HAK-İŞ, Türkiye’nin gelişme yönündeki toplumsal dönüşüm sürecine katkısını sürdürmektedir. HAK-İŞ’in de halkımızın da gerçek gündemi, bu dönüşüm sürecinin gereklerinin yapılmasıdır.
Ekonomik ve sosyal gelişme, toplumsal barış ve istikrarın sağlanması gibi ülkenin temel sorunlarının çözümü, Türkiye’nin bölgesel ve küresel aktör olma rolünü daha da güçlendirilecektir. Bu bağlamda, sorun çözme yaklaşımını içeren yeni bir vizyon ve politika konsepti ortaya konulmuştur. Bu, yeni çalışma biçimi de çözüm odaklı / proje bazlı yaklaşımdır. HAK-İŞ ve üye sendikaları da bu yeni vizyona uygun biçimde projeli çalışma kültürünü ve eğitimini benimsemiştir. Bu kültürde tenkit yerine teklif, klasik anlayış ve reddiye yerine de yenilikçi ve sistematik fikirler üretmek esastır. HAK-İŞ ve üye sendikaları bu süreci iyi okumuş, kendini sorgulamış, yeni perspektifler geliştirmiş, yol haritasını buna göre hazırlamış ve uygulamaya koymuştur.
Son dönemde HAK-İŞ olarak, sendikal mücadelemizle birlikte, ülkemiz çalışma hayatının bugünkü ve gelecekteki sorunlarına ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek özgün ve örnek proje çalışmalarına imza atarak birçok ilki gerçekleştirdik. İş Kanunun etkin uygulanmasından İş Konseylerinin oluşturulmasına, çalışan kadınlarımız için kreş uygulamasından afet stratejisine, ray teknolojisinden kent konseylerine, mesleki eğitimden çalışan çocuklara kadar her alanda ülkemiz ve örgütlü olduğumuz sektörlerdeki sorunlara yönelik çözümler ürettik ya da doğrudan çözümün ortağı olduk.
İşçinin nitelikli işgücü haline gelerek, ileri çalışma koşullarına adaptasyonunu sağlamak için projeler ürettik. Nitelikli emeğin, Avrupa’daki serbest dolaşıma hazır hale getirilmesine de yardımcı olmak üzere meslek standardı ve mesleki eğitim faaliyetleri başlattık. Çünkü HAK-İŞ olarak, mesleki eğitim ve hayat boyu eğitim sorununu, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olarak görüyor, bu konuda gerekli reformların sürdürülmesini istiyoruz. Mesleki eğitim konusunun, insan gücümüzün kalifikasyonu, sanayinin ihtiyacı, iş güvencesi, gelir güvencesi, toplumun beklentisi ve ekonomimizin rekabet gücü dikkate alınarak, hayat boyu öğrenme yaklaşımı içinde yeniden yapılandırılmasını öncelik olarak görüyoruz. Bir an önce önümüzdeki 10 - 20 yıl içerisinde Türkiye’nin hangi mesleklerde, hangi nitelikte, ne kadar insana ihtiyacı olduğunun bir profilini çıkarmak ve buna uygun bir istihdam planlaması yapmak zorundayız. Aynı zamanda önümüzdeki yıllarda Dünyada yükselen meslekler ve sektörleri de dikkate almalıyız. Planlama, ulusal strateji, politika ve önceliklerin tespiti, yeterliliklerin, eğitim modüllerinin ve eğitim programlarının oluşturulması, okul yönetimi, eğitimin verilmesi ve denetim gibi sistemin oluşturulmasına yönelik her aşamada sosyal taraflar da karar süreçlerinde söz sahibi olmalıdır.
“Kendimiz İçin, Geleceğimiz İçin, Mesleki Eğitimden İşbaşına…” sloganıyla hayata geçirdiğimiz projeler kapsamında, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, Konya, Şanlıurfa, Bursa, Erzurum, İzmir, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Karabük ve Sakarya başta olmak üzere yurdun pek çok ilinde gerçekleştirilen eğitimlere sayıları binleri aşan kursiyer katılmıştır.
Örneğin;
Demir-Çelik Sektörüne Genç İşgücü Yetiştirme Projemiz, Hatay’da yürütülmüş, 125 genç işsiz mesleki eğitimden geçirilmiştir.
Yenilikçi Mesleki Eğitim Modülleriyle Gıda Sektöründe İstihdam Yaratma Projemiz; Sakarya, Ankara ve İstanbul illerinde uygulanmış, 220 kişiye mesleki eğitim modülleriyle nitelik kazandırılmıştır.
Çocuk İşçilerin Ailelerine Mesleki Eğitim Sağlanması Suretiyle En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Projemiz, Şanlıurfa’da yürütülmüş, 100 ebeveyne tekstil eğitimi verilmiştir.
Mesleki Eğitim Sosyal Ortaklıkları Geliştirme Projemiz, Kayseri’de yürütülmüş, 16.500 kişiye farkındalık yaratma eğitimleri verilmiş, 4 adet Mesleki Bilgilendirme ve Danışma Masası oluşturulmuştur.
Afet Stratejisi İşletim Paketi (ASJİP) Yöneticisi Eğitim Projemiz, İstanbul’da yürütülmüş ve 200 İETT şoförüne olağanüstü hallere müdahale adlı ileri sürüş tekniği eğitiminden geçirilmiştir.
Konut Teknisyenliği Mesleki Eğitim Projemiz, İstanbul’da yürütülmüş, 250 konut işçisine Konut Teknisyenliği Mesleki Eğitimi verilmiştir.
Sosyal Diyalog Yoluyla Yenilikçi Mesleki Eğitim Programlarının Oluşturulması Projemiz, Karabük’te gerçekleştirilmiş, 50 kişi Ray Döşeme eğitiminden geçirilmiştir.
Medya Örgütlenmesi Yoluyla Çocuk İşçiliğine Karşı Farkındalık Geliştirme Projemiz, İzmir; Antalya ve Gaziantep’te yürütülmüş, 1.000 kişi çocuk işçiliği ile mücadele konusunda eğitilmiştir.
İş Kanununun Etkin Uygulamasında İkili Sosyal Diyalog Modeli Oluşturma Projemiz, Ankara, Adana, İstanbul illerinde yürütülmüş, 700 kişiye eğitim verilmiştir.
Sosyal Diyalog Yoluyla Belediyelerde İşyeri Bilgilendirme Ve Danışma Konseyleri İçin Özgün Model Oluşturma Projemiz, Konya’da yürütülmüş, toplam 550 kişi eğitim almıştır.
İşçi ve İşveren Kesiminde Üreme Sağlığı Konusunda Farkındalık Yaratma Projemiz, İstanbul, Bursa, Adana, Konya, Erzurum, İzmir ve Gaziantep illerinde yürütülmüş, 11.059 kişiye üreme sağlığı ve ilgili konularda eğitim verilmiştir.
Sosyal Diyalog Yoluyla Tekstil Sektöründe Çalışan Kadınların Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi Projemiz, Kayseri’de yürütülmüş, 1.500 kişi eğitimden geçirilmiş ve çalışan kadınların çocukları için pilot kreş oluşturulmuştur.
İşsizlikle Mücadelede Yerel Yönetimler İle Sosyal Ortaklıklar Kurma Projemiz, Denizli’de yürütülmüş, 73 kursiyer eğitimden geçirilmiştir. Kursiyerlerimize iş yaşamlarında başarılar diler, işverenlerimize, okullarımıza ve bütün proje ortaklarımıza da eğitime ve istihdama sağladıkları katkı ve işbirlikleri nedeniyle teşekkür ederiz.
HAK-İŞ, hayata geçirdiği projelerde model, modül ve istihdam üçlüsünü ortaya koymaktadır. İşçi, işveren, kamu, özel ve eğitim kurumları olarak oluşturduğumuz bu sosyal partnerlik anlayışı da bizim modelimizi oluşturmaktadır. Rekabetçi bir anlayışla HAK-İŞ tarafından hayata geçirilen, AB ve ILO tarafından desteklenen bu projelerin sayısını HAK-İŞ, bilgi, deneyim ve kapasitesine bağlı olarak giderek artırmaktadır.
HAK-İŞ, Aristo’nun dediği gibi “mükemmelliği anlık bir eylem değil, bir alışkanlık olarak görmektedir” bu nedenle projeleri günübirlik rutin bir faaliyet olarak değil, hayat boyu eğitim yaklaşımına uygun, mesleki eğitime yönelik bir çözüm modeli olarak ele almakta ve hayata geçirmektedir.
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 4 Haziran 2009 tarihinde açıklanan Yatırımları Teşvik Paketinde, mesleki eğitime ilişkin son derece önemli kararlara yer verilmiştir. Yatırımları Teşvik paketi ile 200 bin işsize mesleki beceri kazandırıp meslek edinme imkanı sağlanacağı, 10 bin işsize girişimcilik eğitimi ve danışmanlık verilerek kendi işini kurma konusunda destek olunacağı, lise ve üstü eğitim aldığı halde işsiz olan 100 bin gencin stajyer olarak istihdam piyasasına girmesine yönelik bazı düzenlemelere gidileceği açıklanmıştır.
Yıllardır dile getirdiğimiz staj uygulamasının hayata geçirilmesini çok önemli buluyoruz. Mesleki eğitime olan talebin ve yönlendirmenin yetersiz olduğu ülkemizde, bu uygulamanın hayata geçmesi hem gençlerin çalışma hayatı ve sigortalılık ile tanışması hem de kayıtdışılığın azaltılması açısından önemli bir fırsattır. Ancak kısa süreli eğitimlerle işgücü yetiştirilmesi kısa vadeli bir tedbirdir.
Ülkemizin genç işgücü potansiyeli doğrultusunda mesleki eğitim konusunda uzun vadeli ve sağlam temelli tedbirler alınması gerekmektedir. Mesleki eğitim veren ortaöğretim kurumlarına olan cazibe ve talebin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Çünkü işsizlik gelir yoksunluğu nedeniyle bir yönüyle yoksulluğa yol açarken, diğer yönüyle bireyler üzerindeki olumsuz sosyo-psikolojik etkileriyle de sosyal dışlanmaya neden olmaktadır.
İstihdam; üretim ve gelir yaratma yanında, sosyal bütünleşmenin de önemli aracıdır. Sadece geçinebilmek için değil, toplumun bir parçası olabilmek, kendine saygı, güven ve gelecek için de bir “iş” gereklidir. Dolayısıyla gençleri topluma entegre edebilmek için insan onuruna yakışır saygın “iş”lerin artmasını sağlayacak teşvik mekanizmalarının uygulamaya konulması, verimlilikle bağlantılı ücret politikasının izlenmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra işsizlik ve açlık sorununu birbirinden ayırıp işsiz insanları düzenli gelir sistemi ile ekonomiye ve sosyal hayata entegre edip, bu şekilde yeni bir toplumsal dinamizm yaratabiliriz. Bunun yolu da pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Aile Yardımı ve Asgari Gelir Desteği gibi sosyal koruma sistemlerini uygulamaktan geçmektedir.
HAK-İŞ olarak, olup bitenleri sadece izlemek gibi bir sorumsuzluk içinde asla olmadık. Ülkemizi, çalışanları ve geleceğimizi ilgilendiren bütün organizasyonlarda yer aldık. Ülkemizin demokrasi standartlarını yükseltmesi girişimlerine yoğun katkı verdik. Sendikal mücadelemizde, insan, emek, demokrasi eksenli düşüncemizden, kararlı, ilkeli, sorumlu, onurlu sendikacılık anlayışımızdan asla sapmadık. Birbirimizi ve ilkelerimizi sahiplenerek, işçi hareketinin “güçlü, farklı ve özgün” sesi olmaya özen gösterdik. Sivil ve demokratik bir kitle örgütü olmanın farkında, değişime açık, akıl ve bilgiyi, duygu ve sezgiyi doğru kullanan, yenilikçi bir anlayışın öncüsü olduk.
Slogancılığı, şablonculuğu, konjonktüre göre pozisyon tutma kolaycılığını, alışkanlıkları ve ezberleri her fırsatta sorgulamaya ve gerektiğinde cesaretle reddetmeye özen gösterdik. İlkelerimiz, tutarlılığımız bizi Türk sendikal hareketinin nitelik olarak en etkin ve saygın Konfederasyonu haline getirmiştir. Üstelik; köhne düşüncelere, ihtilal artığı tekelci yasalara ve sosyal kabul sorununa karşın, varoluşumuz bile başlı başına bir başarı öyküsüdür. HAK-İŞ öyküsünün gerisinde erdemli insanlar, adanmış hayatlar vardır. Akıl ve cesaret vardır. İnsan için onurlu ve güvenli bir gelecek istemi ve iradesi vardır. Bu nedenlerledir ki HAK-İŞ, Türk endüstriyel ilişkiler sisteminin güçlü ve belirleyici bir aktörü, uluslararası sendikal hareketin de önemli bir bileşenidir.
HAK-İŞ olarak bizler; çalışma hayatının her alanında yeni modeller ve yeni politikalar üretme çabasında olduk. Sosyal model, sosyal diyalog, sosyal sorumluluk, üretim, verimlilik, rekabet, örgütlülük, endüstriyel demokrasi gibi kavramları ön yargılardan uzak, içselleştirerek ve içini doldurarak kullanmaya özen gösterdik. Çatışma yerine uzlaşmayı, uzlaşmanın temel kriteri olarak da barış ve adaleti önceledik. Karşıtlık yerine sosyal ortaklığı cesaretle savunduk.
HAK-İŞ, sosyal güvenlik reformundan, kayıtdışı istihdam ve işsizlikle mücadeleye, özelleştirmeden yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleye kadar çalışma hayatını ve emekçileri ilgilendiren pek çok konuda aktif bir çalışma içerisinde olmuştur.
HAK-İŞ olarak, 1 Mayıs’ın Hükümetimizce Emek ve Dayanışma günü olarak tatil ilan edilmesinin ardından barışçıl gösterilerle, 1 Mayısların korku ve çatışma günü olmaktan kurtarılmasına olabildiğince katkı sağladık.
Sorumlu sendikacılık anlayışımızın bir gereği ve uluslararası sendikal hareketle paralel çalışmamızın bir sonucu olarak, 6-7 Ekim 2009 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantılarına katılarak eleştirilerimizi ve taleplerimizi sunduk. üzenlediğimiz “Emek Yönünden Küreselleşen Ekonominin, IMF ve Dünya Bankası Politikalarının Değerlendirilmesi Uluslararası Sempozyumu” ile tarafları bir masa etrafında buluşturduk.
Küresel ekonomik krizin, ülkemiz ekonomik ve sosyal çevreleri üzerindeki etkisini azaltılmasına katkı sağlamak ve kriz lobisinin etkisini kırmak amacıyla iç tüketimi artırmaya yönelik olarak hazırlanan “Kriz Varsa Çare de Var” kampanyasını diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte başlattık. Toplumda, iyimser havanın yaratılmasına öncülük ettik.
Yaklaşık 27 yıldır görünmez bir el tarafından özenle korunan, 12 Eylül hukukunun ürünü; 2821 Sayılı Sendikalar ve 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt yasalarının bir türlü değiştirilmeyici nedeniyle Türkiye içeride de dışarıda da eleştiri konusu olmaya devam etmektedir. HAK-İŞ, sendikal mevzuatın uzlaşmayla, katılımcı ve ilerlemeci bir temelde değiştirilmesini istemekte ve Türkiye’nin 12 Eylül artığı bu ayıptan kurtarılmasını talep etmektedir.
HAK-İŞ, sivil ve demokratik yeni bir anayasa için de sivil toplum örgütlerini harekete geçiren öncü bir rol oynamıştır. Sivil anayasa konusundaki inisiyatiflere öncülük ettik, etmeye de devam ediyoruz. HAK-İŞ, dünden bugüne demokrasinin ve demokratikleşme çabalarının ve demokrasi isteyen sivillerin her girişiminde taraf olmuş, demokrasiyi engelleme girişimlerine karşı da cesaret ve kararlılıkla toplumun vicdanı olmuştur.
Hükümet tarafından başlatılan demokratik açılım sürecini Türkiye için tarihi bir şans olarak değerlendirdik ve bu toplumsal barış sürecinin başarılı geçmesi konusunda herkesin katkı vermesini diliyoruz. Zaman; eleştiri, polemik, ajitasyon zamanı değil, olması gerekenin ne olduğunu söyleme zamanıdır. Söylemek yerine söylenmeyi tercih edenlerin Türkiye’nin geleceği üzerine yakınmaya da hakları yoktur. Sorunlara karşı demokratik süreçler koyabilen bir Türkiye’de; sorunlardan, söylenmelerden, gerilimler üreterek varlık kazananların Türkiye’nin yarınlarına verecekleri bir şey de yoktur. Biz, Türkiye’nin çözüm yeteneğine inandığımız için destek verdik ve vermeye de devam edeceğiz.
HAK-İŞ, 34. kuruluş yıldönümünü büyüklüğüne, kimliğine, saygınlığına yakışır bir şekilde büyük bir coşkuyla kutlamaktadır. HAK-İŞ, örgütünden, üyelerinden ve misyonundan aldığı bu güçle geleceğe güvenle bakmaktadır. Bu onur ve gurur hepimizindir.
Kararlılık, cesaret ve erdemle değiştirip, dönüştürüp, geliştirerek küresel aktör konumuna getirdiğiniz demokratik, sosyal ve hukuk devleti olma yolundaki modern Türkiye için şimdi daha umutluyuz. HAK-İŞ idealine ve davasına gönül veren, ter döken, katkı yapan onurlu ve güzel insanlara selam olsun.