Başbakan Binali Yıldırım’ın da katılımıyla muhteşem bir açılışa sahne olan, Öz Orman-İş Sendikası tarafından düzenlenen, ‘15 Temmuz Darbe Girişimi – Küresel Satranç’ konulu Uluslararası Demokrasi Kongresinin panel oturumları da, uluslararası katılımı ve düzeyi yüksek bir fikir platformu olarak gerçekleşti.
Meyra Palas Otel’de 3 ve 4 Mart günlerinde 4 oturum halinde yapılan panellere, 43 ülkeden gelen 150 dolayındaki misafirin yanısıra, çok sayıda yerli konuk da iştirak etti. Genel Başkan Settar Aslan’ın takdim konuşmasıyla başlayan, ‘Demokrasi ve Darbeler’ başlıklı ilk oturumun açış konuşmasını, Orman ve Su İşleri Bakan Yardımcısı Harun Tüfekçi yaptı. Bakan Yardımcısı Tüfekçi, Türkiye’nin 140 yıldır devam eden demokrasi dışı müdahaleler sürecini ve bunun Türk demokrasisine verdiği zararları dile getirdiği konuşmasında, ülke ekonomisinin, istikrar dönemlerinde hızla büyümesine karşılık, darbe ve koalisyon dönemlerinde büyümenin dibe vurduğunu dile getirdi.
“15 TEMMUZ BİR BAŞLANGIÇ”
Oturumda moderatör olarak görev alan Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz, İmam Şafî’nin “Fitne zamanlarında, dostlarınızı seçmek için, düşman oklarının gittiği yere bakın.” sözüne atıf yaparak, Türkiye aleyhine yürütülen hasmane kampanyalara dikkat çekti. FETÖ terör örgütünün, devletin stratejik kurumlarına sızarak, devleti etkisiz hale getirmeyi hedeflediğini anlatan Dr. Yılmaz, bu örgütle yapılan mücadelede sonuna kadar gidilmesi gerektiğini bildirdi. Dr. Murat Yılmaz, Türkiye’nin, DAEŞ’le en büyük mücadeleyi yürütmesine rağmen, uluslararası güçlerce, sanki Türkiye DAEŞ’i destekliyormuş gibi bir algı oluşturularak, bununla da darbeye gerekçe yapmaya çalışıldığını da belirterek, “Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Türk Baharı ve Arap Baharı’nın başarıya ulaşması kaçınılmazdır. 15 Temmuz, bu başarının başlangıcı olmuştur.” şeklinde konuştu.
Panelde konuşan Rusya Federasyonu Millî Güvenlik Akademisi Başkan Yardımcısı Talat Enveroviç Çetin, “15 Temmuz’da Türkiye, dünyanın doğusunu kurtarmıştır. Bu olay, tarihe, Batı’nın Doğu’ya son saldırısı olarak geçecektir.” dedi. Enveroviç, özetle şu görüşleri dile getirdi:
“15 Temmuz’u yapanlar; Türkiye’yi bölmek, oradan da Rusya ve Orta Asya’ya sıçramak istediler. Rusya, Büyükelçisinin öldürülmesi gibi provokasyonlara rağmen, bu oyunu Türkiye ile birlikte bozdu.”
“BAŞKANLIK TÜRK MALI”
Talat Enveroviç, 16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ‘Türk malı’ ve ‘Türklere ait’ olduğunu da belirterek, “Türkler, 5 bin yıllık tarihleri boyunca hep Başkanla yönetilmiştir. Bu modeli, dışarıdan ithal edilmiş gibi göstermeyi doğru bulmuyorum. Satranç gibi, Başkanlık da Türklere ait bir modeldir.” dedi.
Enveroviç, dış politikada Türkiye’nin, ‘ABD’den kurtulup, başka bir ülkenin güdümüne girmesi’ gibi bir şeyin düşünülemeyeceğini de belirterek, “Aksini düşünmek, Türkiye’ye hakarettir. Türkiye’nin, bir ülkenin güdümüne girmeye değil, seviyeli ve düzgün ortağa ihtiyacı vardır.” diye konuştu.
“DARBECİLER, SOKAKTAKİ SİMİTÇİYİ DE HESABA KATMAK ZORUNDA”
Konuşmacılardan, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin, 15 Temmuz’da Türkiye’nin, ‘tip’i bizden olup da ‘çip’i bizden olmayanların darbe girişimine sahne olduğunu dile getirerek, özetle şunları söyledi:
“Bir ülkede, tankın önüne yatan bir halk varsa ortada, akademisyenler de, gerçekleri doğrudan anlatma cesaretini göstermelidir. Maalesef Ortadoğu’da darbelerden sonuç alınabildiğini görüyoruz. Bu coğrafyada darbelerin desteklenmesi, IŞİD gibi radikal grupların güçlenmesini sağlıyor. Türkiye’de darbeye yeltenenler, Ortadoğu’daki darbelerin başarısından cesaret aldılar. Ne zaman ki halk yönetimde söz sahibi olmaya başladı, işte o zaman bir darbe tertipleniyor. Ama bundan sonra darbe yapmaya heveslenenler, sokaktaki simitçiyi de hesaba katmak zorundadır. Darbeyi yapanlar bizim gibi görünüyor, ama darbeye direnenler, her kesimden insandan oluşuyor. Bundan dolayı ben, bundan sonra hiç kimseye önyargıyla bakmamaya karar verdim.”
“TÜRKİYE’NİN DÜŞMANI, AZERBAYCAN’IN DA DÜŞMANIDIR”
Panelde konuşan, Azerbaycan Parlamentosu Milletvekili Ganire Paşayeva, İstiklal Marşı’mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.” sözüne atıf yaparak, “Allah, bu millete bir daha darbe yaşatmasın.” dedi.
Darbenin ilk saatlerinden itibaren Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycan Türklerinin darbe girişimini kınayarak, darbecilere karşı tavır aldığını hatırlatan Paşayeva, özetle şu görüşleri dile getirdi:
“Çünkü Türkiye’nin düşmanları Azerbaycan’ın da düşmanıdır. Azerbaycan’ın düşmanları da Türkiye’nin ve tüm İslam dünyasının düşmanıdır. Türkiye’nin aleyhinde olan bütün girişimlerde Türkiye’nin yanında olmak, bizim için bir borçtur. 15 Temmuz, sivil iradeye karşı bir darbe girişimiydi. Darbenin arkasında nelerin olabileceğini gördük. Biz, dostlarınız olarak yanınızdayız. Böyle günlerde suskun kaymayacağız, birbirimize destek olacağız. Aksi halde, bugün birimizin başına gelen, yarın diğerimizin başına gelebilir.”
“15 TEMMUZ KAHRAMANLIĞI, DESTANLARIN DEVAMI”
Star Gazetesi Yazarı Ardan Zentürk, paneldeki konuşmasında, 15 Temmuz’un emperyalist bir darbe olduğu gerçeğinin, darbecilerin TBMM’ye attığı bombadan da anlaşıldığını ifade ederek, “Çünkü emperyalistler, milli irademizi temsil eden TBMM’den nefret etmiştir. TBMM, bir milletin emperyalizme karşı mücadelesinin sembolü olarak, bütün sömürge yapılmış milletlere örnek olmuştur.” diye konuştu.
Hiçbir şey tesadüfî veya kendiliğinden olmadığını belirten Zentürk, özetle şunları dile getirdi:
“15 Temmuz’da en ağır silahlarla üzerimize geldiklerinde, o zamana kadar ne yapacağını bilemediğimiz gençlerimiz, tanklara gövdelerini siper etti. Bu davranış; tarihimizden gelen, atalarımızın kahramanlık destanlarının devamıdır. Daha Cumhurbaşkanımızın nerede olduğunun bilinmediği saatlerden itibaren, gençlerimiz ve halkımız darbeye karşı direnişe başladılar. O gün televizyondaki program editörüme; bugün bir tarihî hesaplaşmamız var. Ya bu hesaplaşmadan alnımızın akıyla çıkacağız, ya da yok olup gideceğiz. Allah yardımcımız olsun, dedim. Bir gerçeğin daha altını çizmek istiyorum: O gece milyonlarca insan sokaktaydı. Sonrasında, yaklaşık 1 ay boyunca, milyonlarca insanımız, meydanlarda sabahlara kadar demokrasi nöbetleri tuttu. Ama bir tek Vandalizm hareketi olmadı. Bu da büyük bir onurdur.”