Dünya coğrafyasının en değerli ve bir o kadar da en zorlu konumunda bulunan Türkiye, tarih boyunca beslendiğimiz millet ve milli olma unsurları ile ciddi bir var oluş mücadelesi vermiştir.

Tarihin her döneminde, en ağır şartların altından kalkmasını bilmiş, istiklalin vazgeçilmez bir unsur olduğunu dünyaya ilan etmiştir.

Gazi Mustafa Kemal ve yol arkadaşları ile birlikte; tarihe önemli bir zaferin, geleceğe önemli bir mücadelenin, dünyaya ise durdurulamaz bir özgürlük sevdamızın olduğunu göstermişlerdir.

Bugün topraklarımızın içinde, denizlerimizde başlatmaya başladığımız özgürlük mücadelesinin birçok ülkeyi rahatsız ettiğinin farkındayız. Onların beklediği ve istediği Türkiye, sınırlarının içinde kendi kontrolleriyle adım atan, sınırlarının dışına ise asla ayak basmayan bir Türkiye hayaliydi.

Akdeniz’de varlığımızın gereği olan araştırmalar, Karadeniz’de bulunmuş olan milli varlıklar, Emperyalist dünyanın duymak istediği en son haberler olsa da, milli duruşumuzun ayak seslerini ne yazık ki daha sık duyacaklardır. Çünkü Türkiye tarihi boyunca, türlü hileler ve tuzaklarla cumhur ile milleti, millet ile devleti kırdırma, küstürme politikalarının işe yaramadığını ve derin tuzaklarının çöktüğünü ilan etmiş oluyoruz.  

Tarihlerinde kıyımların, sömürgeciliğin, barbarlığın türlü alametlerini barındıran sözde demokrasi aşığı ülkelerin sömürgeci alışkanlıklarından dolayı, Afrika’da yaşattıkları ortadayken,

 Özgürlük kisvesi altında ülkeleri işkâl eden, insani değerlerden uzak, sömür ve yönet mantığının vuku bulmuş haliyle tarihlerinde sayısız kara lekesi olan ülkelerin kin kusan, İslam’a saldıran durumları, acizliklerini, barbarlıklarını ve özellikle gerçek yüzlerini göstermeye yetmiştir.

Geçmişten düne kadar, kuklaları aracılığı ile cumhurun üstünde olduklarını sananlar 15 Temmuzla birlikte cumhurun üstünde başka bir gücün olmayacağını isteseler de istemeseler de kabulleneceklerdir.

Birlik ve beraberliğimizin pekiştiği, ülke coğrafyasında milli olma unsurlarımızın içerisine yerleştirilmek istenen sinsi bombaların ellerinde patladığı malumdur. Gözlerimizin renginin farklı olması bir zenginlik, tenlerimizin farklı olması bir çeşitlilik olarak görülse de büyük coğrafyamızdaki gözyaşlarımız hep aynı renk olmuştur.

 Cumhuriyetimizin güçlenerek tarihin yönünü hakka ve millete çevirmesi cumhurun yıllardır beklediği istediği bir adımdır. Bu adımla birlikte millet ve devlet olarak büyümenin kaçınılmaz bir son olacağı ortadadır.  Sosyolojik saldırıların her çeşiti karşısında yenilmiş olanlar son kozları olan ekonomik saldırılar karşısında da yenileceklerdir.

 Bizler çok iyi biliyoruz ki millet olmak kardeş olmaktır, Ahlaktan mahrum bırakılmak istenen bir ülke hayali kuranlara kötü haberlerimiz olacaktır. Bu ülkenin suyunu yudumlamış, toprağına ayak basmış ve tarihinin bütün kotlarına hakim olan Yeni Türkiye’de çıkar ve menfaat dünyasının hükmü son bulmuştur.

Öz Orman İş Sendikası olarak Cumhuriyetimizin 97. Yılında Milli iradenin inşasında rol almış olanlara minnet, bu uğurda can vermiş olan şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Dünya’da özgürlüklerin hüküm sürmesi için, Nice nice cumhuriyetlere diyoruz.  

                                                                                                Öz Orman İş Sendikası

.