İstiklal marşı, dünya devletlerinin ülke coğrafyamıza sırtlanlar gibi üşüştüğü, zalimin zulmü karşısında düşman ordularına kadını, çocuğu ile diredip dünyaya var oluş dersi verdiğimiz önemli bir zaman dilimi olmuştur. İstiklal harbi, milletimizin tekrar var olması demektir. İstiklal marşımız, yüz yıl evvel başlatılan bir onur mücadelesinin bugün aynı hisle, aynı kararlılıkla dile getirildiği önemli bir an olmuştur.
Milletimizin tarihinde verdiği mücadeleyi altın harflerle dile getiren, çilenin, kahrın, yokluğun bizi hiçbir zaman durduramadı o yılların nişanesidir. Batılın her çeşiti karşısında kenetlenmenin, bir ve bütün olmanın önemini her zaman taze tutan önemli nasihatler barındırdığı unutulmamalıdır.
İstikbalimiz için her zaman bir marş yazacak şairlerimizin, istikbalimiz için her zaman mücadele azmi gösterecek olan milletimizin olacağı bilinmelidir. Bundan yüz yıl önce yazılmış olan milli birlik ve beraberliğin destanı, milletimiz var oldukça aynı hassasiyetle, aynı idrakle yaşayacak, yaşatılacak gerek duyulması halinde tekrar yazılabilecek bir kudretle önemini koruyacaktır.
İstiklal Marşımızı yazan Mehmet Akif Ersoy’un söylemleri sadece milletimizin kulağına küpe edeceği nasihatler olarak okunmamalı, insanın olduğu her yerde önemini, etkisini korumalıdır.
Büyük Şair Ersoy’un söylediği gibi; ‘Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın dileğinin, temennisinin evrensel bir ifade olarak görülmesi, nasihat olarak algılanması elzemdir.
Unutulmamalıdır ki, bu milletin anaları, her zaman Mehmet Akif Ersoy’lar, Mustafa Kemaller, Sütçü İmamlar, Makbule Bacılar, Kara Fatmalar, Fevzi Paşalar doğuracak kudrete sahiptir.
Bu duygu ve düşüncelerle, İstiklal Harbimizi en veciz hâliyle bize İstiklal Marşı olarak armağan eden Mehmet Akif Ersoy’u, Millî Mücadele şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.