Ülkemizde dört yüze yakın sendikanın bulunduğu bir mücadele ortamında medya gücünü en etkin şekilde kullanan Öz Orman İş Sendikasından biraz bahseder misiniz?
‘Bizim ana mottomuz ‘duyarlı bakış-güçlü teşkilat-ilkeli mücadele’ bu söylem bizim kuruluşumuzdan itibaren önemli bir yol haritası sundu bize. Bizim hizmet ettiğimiz önemli bir kesim var. Orman işçileri. Biz son zamanlarda onlara ‘yeşil vatanın koruyucuları olan ateş savaşçıları’ dedik ve bu isim sevildi, karşılık buldu. Ateşe karşı mücadele veren bu arkadaşlarımızın karşılarında öldürücü bir etkiye sahip olan bir düşmanla savaşıyorlar. Düşmanı ya yenecekler, ya da yenilecekler. Telafisi mümkün olmayan ve bedenini yangına kurban vermiş nice kardeşlerimiz var.
Bu yüzden ‘ateş savaşçıları’ hak edilmiş bir isimlendirmedir. Diğer tarafta karnımızı doyuran önemli bir gücümüz daha var. Emeğin mimarları, soframıza gelen nimetin yetiştiricileri, üreticileri olan TİGEM çalışanlarımız.
Her iki alanda da mücadelemizi sürdürmek ilkeleri, duyarlı olmayı ve aynı zamanda güçlü olmayı gerektirmektedir.
Teşkilat olarak 23 milyon hektar orman arazisini koruyan üyelerimizin yanında, 3 milyon 200 bin tarımsal arazide üretim sağlayan TİGEM çalışanlarımız var. Arazi büyüklüğü bakımından 67 ülke arazisine denk gelen en büyük işletmemiz Ceylanpınar tek başına ülkemizin yıllık tohum üretiminin yüzde 20’sini karşılıyor. Doğa koruma ve Milli Parklar, Sulama Birlikleri ve Tareks’de görev yapan devasa bir güce sahibiz. Bu yüzden üyelerinin sorun ve sıkıntılarını yakından takip eden, haklarının iyileştirilmesi hususunda ciddi gayret gösteren büyük bir teşkilatız.
Yetkili olmak büyük bir sorumluluk gerektirir.
Biz medya gücünü ’de medya desteğini de emeğin ve emekçiyi tanıyan bilen hisseden bütün medya mensuplarından aldık. Meslektaşlarınız bize gelip bu sorunu anlatın dediklerinde sorunu detaylı bir şekilde anlattık. Gelemeyen arkadaşlarınızın yanına bizzat giderek bu sıkıntıyı bilmeleri sağladık. Aramızda çok büyük bir bağ oluştu. Bu bağ emekçinin sesine dönüştü. Bugün Türkiye’de sendikal manada büyük bir ses olabilmişsek bu sesin mimarları aynı zamanda sese kulak veren basın mensuplarıdır. Burada bütün basın mensuplarımıza teşkilatımız adına teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan; özellikle 2019 yılından itibaren çok büyük bir ses haline dönüşen Ateş Savaşçılarının kadro ve şehitlik mücadelesinden bahseder misiniz?
2007 yılında bir alım gerçekleşti. O alımdan sonra kadroya alınamayan çok az bir kesim kadrodan yararlanamadı. Bu arkadaşlarımızın çalışma süreleri, özlük hakları noktasında düzeltilmesi gereken birçok sorunumuz vardı. İşin garip tarafı sorun giderek büyüyor ve içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyordu. Bununda sebebi emekli olan kişilerin kadroları ile birlikte emekli olmasıydı. Kişi ölüyor, kadro ölüyor. Kişi emekli oluyor, kadro da emekli oluyordu. Bu durum bize bir manada boş kadro imkânı da oluşturmuş olsa da, arkadaşlarımız bir türlü bu kadrolara alınmıyor. Alınan her arkadaşımız da geçici statüyle göreve başlıyordu.
Öncelikle şunun altını çizmekte fayda görüyorum; 2002 yılından önce yılın sadece 2-3 ayı çalışan, sağlık sigortalarından yararlanamayan, çocukları, kendileri rahatsızlandığında kısa süreli çalıştıkları kurumdaki kadrolu arkadaşlarının sosyal hakları üzerinden tedavi ve ilaç almaya çalışan, imkânsızlıklar içerisinde mücadele veren arkadaşlarımızın varlığını hatırlatmak istiyorum. Dününü unutmayan bir nesil, yarınlarına daha da güvenle bakar. Bu durumu teşkilatımızın asla unutmamasını istiyorum. Biz çok çileler çekmiş bir teşkilatız.
Biz yetkiyi aldığımız ilk andan itibaren arkadaşlarımızın çalışma sürelerinde ciddi bir iyileştirme mücadelesi verdik. Önce 5 ay 29 gün çalışmalarını sağladık. Sonrasında da 9 ay 29 gün çalışmaları için ciddi gayret gösterdik. Bu konuyu açmakta fayda görüyorum;
Sendikacılığın ne olduğunu bilmeyenler şöyle bir cümle ile haklı olduklarını savunur; ‘zaten devlet verecekti’
Bu söylem bilinçsiz bir yorumdan öteye geçmez. Bugün sizin de deyiminizde dört yüz sendika içerisinde herkes aynı hakları alabildi mi? Burada verilen mücadele çok önemlidir. Mevlana ne diyordu; ‘‘Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman, bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!’’
Biz arkadaşlarımıza söz verdik. Ve sözümüzün açılımı şuydu; O kadronun alınması için nereye gidilmesi gerekiyorsa gideceğiz, nerede konuşulması gerekiliyorsa konuşacağız. Biz bu mücadeleyi verirken kendimizi asla karamsar hissetmedik, asla başarısız olacağımızı da düşünmedik. Hakkıyla verilen her emeğin sonucu alınır dedik. Bugün kadro alınmasaydı da sadece 11 ay 29 gün süre uzatımı olsaydı, bu durumu da başarı sayar kadro alana kadar da kararlılığımızdan taviz vermezdik.
Ki bu durumu defalarca teyit eden açıklamalarımız oldu. 11 ay 29 gün söylemlerini duymaya başladığımızda GAZİ meclisimize bizzat giderek çalışmalara katıldık. Öz Orman İş Sendikasının farkındalığını şu şekilde anlatmakta sakınca görmüyoruz; Biz büyük bir güç olarak adım atar, büyük bir güç olarak telpte bulunuruz. Ve attığımız her bir adımı teşkilatımız net bir şekilde bilir. Ben bu teşkilatın temsilcisiyim. Ve bu teşkilat yıllarca 12 ay kadrolu çalışmak için bize güvendi. Gücümüzü oturduğumuz koltuklardan değil bizzat teşkilatımızdan aldık. Arkadaşlarımızın kadrolu çalışması gerektiğini Plan Bütçe Komisyonunda detaylı bir şekilde anlattık ve anlatımımız sonrasında Ak Parti ve MHP milletvekillerimizin desteği ile istediğimiz sonuca ulaşabildik.
Bu sebeple teşkilatım adına başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a,
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye,
Çalışma Bakanımız Sayın Vedat Bilgin’e,
Talebimizin her alanda destekçisi olan BBP Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici’ye,
Plan Bütçe Komisyonunda bizleri dinleyen, destek veren komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz’a, Mustafa Eltaş’a,
Orman teşkilatını yakından tanıyan teşkilatımızın aynı zamanda bir mensubu olan Antalya Milletvekili İbrahim Aydın’a,
Şehitlik konusunda desteklerini esirgemeyen Tarım Bakanımız Vahit Kirişçi’ye teşkilatımız adına teşekkür ediyoruz.
Şehitlik hususuna gelince; Bu ülkenin varlığını koruyoruz. Adı üzerinde ‘Yeşil Vatan’ diyoruz.
Bu güne kadar yüz kırk'a yakın arkadaşımız ormanlarımız için canını verdi. Bütün şehitlerimizi şehitlik makamı ile uğurladık, törenlerini de o şekilde yaptık. Adı sadece şehitlik olan bu durum uzun zamandan beri gündeme getirdiğimiz bir konuydu. Verdiğimiz mücadele sonrası bu arkadaşlarımızın ailelerine verdiğimiz sözleri de tutmuş olacağız.
Son olarak teşkilatınız için talep ettiğiniz ve alamadığınız neler kaldı Sayın Başkan?
Sendikacının talepleri bitmez. İnsanı temsil eden bir sendikayız. Ülke sürekli gelişiyor büyüyor. Standartlar sürekli değişiklik gösteriyor. Üyelerin daha iyi şartlar altında çalışmaları için sosyal sorumluluk gereği ne gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz.
Örnek verecek olursak; Üyemiz olan, 696 sayılı yasaya tabi olarak çalışan arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız bulundukları iş yerlerinde farklı çalışma süreleri ile istihdam ediliyorlar. Zamanında çalıştıkları süre içerisinde kadro gelmiş ve çalıştıkları süre onların kadro süresini belirlemiş. 4 ay 17 gün, 5 ay 27 gün, 9 ay 29 gün gibi süreli çalışan üyelerimiz var. Biz bu arkadaşlarımızın çalışma sürelerinin şimdilik en azından 11 ay 29 güne uzatılması gerektiğini dile getiriyoruz. En azından çalışanların 12 ay aş- 12 ay iş sahibi olmaları gerektiği hususunda tavrımızı da, talebimizi de yineliyoruz. Son olarak şunu yine söylüyoruz; Yaparsa Öz Orman İş yapar.