Toplantılara, 145 ülkeden 45’i bakan düzeyinde olmak üzere, toplam 3 bin delege katıldı. Öz Orman-İş, Orman Bakanlığı’nın daveti üzerine Türkiye’yi temsil eden heyette yer aldı.
Ana gündem maddesi; çölleşmeyle arazi bozulumu, verimli arazilerin bozulmasının önlenmesi, bozulmuş arazilerin ıslah edilmesi ve kuraklıktan etkilenen ülkelerin korunması için 2020 yılına kadar hazırlık politikalarının oluşturulmasıydı.
Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan, COP-11 Genel Kurul Toplantısında bir konuşma yaptı. Settar Aslan konuşmasında, çölleşmeyle mücadelenin, tüm dünya ülkelerinin elbirliğiyle yürütmesi gereken stratejik bir önem taşıdığını bildirdi. (Aslan’ın konuşmasının özet metni ilişiktedir)
2 hafta boyunca devam eden toplantılarda; sabah 07.00-10.00 arasında, sivil toplum kuruluşu temsilcileri tarafından, Hükümet politikalarına ilişkin sivil toplum görüşünün dile getirildiği ‘Yan Oda Toplantıları’ yapıldı; 10.00’dan itibaren de Genel Kurul toplantılarına devam edildi. Türkiye’yi temsilen COP-11 toplantılarına katılan tek sendika olan Öz Orman-İş, Yan Oda Türkiye Oturumu’na da öncülük etti. Bu toplantıya; Senegal, Türkmenistan, Nijer başta olmak üzere, çok sayıda ülkeden hükümet ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Yan Oda Türkiye Oturumu’nda; Orman ve Su İşleri Bakanlığı temsilcileri, Türkiye’deki erozyon, çölleşme ve arazi bozulumu ile buna karşı alınan tedbir ve uygulamalar hakkında sunum yaptı. Öz Orman-İş tarafından hazırlanan İngilizce-Fransızca tanıtım filminin de gösterildiği oturumda, Öz Orman-İş adına sunum yapan Dış İlişkiler Sorumlusu Benül Topuzoğlu, çölleşmeyle mücadelede sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ve dayanışmasının büyük önem taşıdığını belirterek, Türkiye’deki tarım-orman emekçilerinin, ülke topraklarının ve ormanlarının korunup geliştirilmesinde önemli rol oynadığını söyledi. (Topuzoğlu’nun sunum özeti ilişiktedir)
COP-11 Genel Kurul toplantılarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı adına konuşan Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Hanifi Avcı, 2015 yılında yapılacak COP-12’nin Türkiye’de yapılması önerisini Genel Kurula iletti. Konferans sonunda, COP-12’nin Türkiye’de yapılması benimsendi.
Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan, COP-11 toplantıları sırasında, BM Çölleşmeyle Mücadele Sivil Toplum Birimi Sorumlusu Marcos Montoiro ile özel bir görüşme yaptı. Görüşmede, Settar Aslan Öz Orman-İş hakkında bilgi verirken, Morcos Montorio da, toplantıya Türkiye’den bir işçi sendikasının katılımından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Aslan, Öz Orman-İş’in BM’nin COP toplantılarına daimi delege olarak akredite edilmesi önerisini de Motrorio’ya iletti.
Bu arada, Namibya Radyo Televizyon Kurumu (NBT), Genel Başkan Settar Aslan ile ‘Çölleşmeyle Mücadelede Sivil Toplumun Rolü’ konulu bir söyleşi yaptı ve yayınladı.
Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan’ın COP-11 Konuşması (Özet):
“Sayın Başkan, Değerli Katılımcılar...
Yerküredeki yaşam; su, hava, toprak ve enerjiden oluşan 4 ana unsur üzerine kurulmuştur.
Yaşamın temelini oluşturan bu 4 unsur arasındaki uyum bozuldukça, küresel düzeyde sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu temel unsurlar arasındaki uyum, maalesef insan eliyle bozulmaktadır.
Karşı karşıya bulunduğumuz küresel sorunların tamamına yakını, doğaya yapılan yanlış müdahalelerin bir sonucudur. Küresel ısınma, erozyon ve çölleşme başta olmak üzere, doğal dengenin bozulmasına neden olan sorunlar, vahşi üretim biçimlerinin karşılığıdır. Doğayla uyum yerine, onunla savaşmanın bir bedelidir.
Sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan ‘doğayı sömürme yarışı’ maalesef yerkürenin kaldıramayacağı bir boyuta ulaşmıştır. Bugün ülkeler, kalkınma ve zenginleşme yarışında, doğanın sürdürülebilirliğini gözardı etmektedir. Dünya insanlarının ortak varlığı olan ormanlar, çıkan yangınlar ve saldırgan üretim yüzünden giderek azalıyor. Tatlı su kaynaklarımız; çevreyi gözetmeyen, azgın sanayileşme yüzünden her geçen gün kirleniyor. Atmosfere salınan gazlar nedeniyle, ozon tabakası inceliyor, yer yer deliniyor. Besin kaynağımız olan tarımsal alanlar giderek daralıyor; verimliliğini kaybediyor.
Sanayileşmiş ülkelerin bir bölümü, çevreye daha fazla zarar verip, daha fazla tüketirken; ona karşı sorumluluklarını ‘gereksiz maliyet’ olarak görebiliyor.
Hepimiz aynı gemide yolculuk ediyoruz. Şu anda bulunduğumuz Namibya’da varolan çevresel sorunlar, benim ülkem olan Türkiye’yi de etkiliyor. Amazonlardaki yağmur ormanlarının azalması, Moğolistan’da yaşayan insanları da ilgilendiriyor. Herhangi bir ülkede meydana gelen nükleer santral kazası, hepimizin hayatını tehdit ediyor. Afrika’nın geniş topraklarında yaşanan çölleşme, hepimiz için büyük bir sorundur.
Dolayısıyla, çölleşme başta olmak üzere, küresel düzeydeki sorunlara karşı, tüm ülkelerin duyarlı olması ve birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Kalkınmış ülkeler öncü almak üzere; tüm ülkeler, bu mücadelede elini taşın altına koymalıdır. Küresel boyutta ele alınmayan hiç bir plan, bu mücadelede başarıya ulaşamaz.
Ülkelerin, çölleşmeyle mücadeleye yapılacak harcamaları, ‘gelir-gider’ denklemi içinde ele alması yanlıştır. Üretilen kömürün, demirin, otomobilin ve tüm eşyaların maliyeti ve kârlılığı hesaplanabilir. Fakat, içtiğimiz sağlıklı suyun ve soluduğumuz temiz havanın hesabını yapma şansımız yoktur. Bu yüzden; havayı, suyu ve toprağı koruyacak çalışmaların ‘ekonomik düzeyde’ değil, ‘stratejik düzeyde’ ele alınması gerekmektedir.
Diğer taraftan, çölleşmeyle mücadelede, emek gücünü daha yoğun ve daha yaygın kullanma imkânımız vardır. Bu alanda insan gücüyle yapılacak işler, çok yüksek işgücü niteliği gerektirmemektedir. Başta ormancılık işleri ve tarımsal üretim faaliyetleri olmak üzere, çevresel zararları azaltmayı amaçlayan tüm çalışmalarda, daha yoğun bir emek kullanılmalıdır. Böyle bir yola girilmesi, işsizliğin azaltılmasına da olumlu katkı sağlayacaktır. Tüm bu çalışmalarda, Sivil Toplum Kuruluşlarının katkı ve desteğinin sağlanması, mutlak bir ihtiyaçtır.”
Öz Orman-İş Dış İlişkiler Sorumlusu Benül Topuzoğlu’nun Sunumu (Özet):
“Türkiye genelinde örgütlü bulunan Öz Orman-İş, sendikal mücadelede diyalog ve barışçı müzakere anlayışına sahip bir sendikadır. Çözüm odaklı bir vizyona sahiptir. Toplumsal sorunların, sadece hükümetleri değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarını da yakından ilgilendirdiğine inanır.
STK’lar, toplumsal konularda çözüm ortağıdır. Toplumsal sorunlarda, hükümetlerin, kamu kuruluşlarının gözden kaçırdığı veya uzak kaldığı noktalarda, STK’lar toplumun erken uyarı sistemleridir. Çölleşmeyle mücadele başta olmak üzere, toplumsal sorumluluk bilinci gerektiren konularda, mutlaka sivil toplumun desteğinin alınması gerekmektedir.
Temsil ettiğimiz tarım ve orman emekçileri, doğanın ve toprağın korunması uğrunda hayatlarını tehlikeye atma pahasına mücadele etmektedir. Dolayısıyla, çölleşmeyle mücadele onların da işbirliğiyle yürütülmeli ve toplumsal bilinç bu doğrultuda oluşturulmalıdır.”