Orman Mühendisleri Odamızın saygıdeğer başkan ve yöneticileri,
Sempozyumu onurlandıran değerli Sivil Toplum Kuruluşu yönetici ve temsilcileri,
Yurtdışından gelerek toplantımıza iştirak eten kıymetli misafirler,
Saygıdeğer bürokratlar,
Medyamızın değerli temsilcileri…
Hepinizi şahsım ve sendikam Öz Orman-İş adına saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Ulaşım ve iletişim imkânlarının hızla gelişmesi sonucu, adeta kocaman bir köy haline gelmiş bir dünyada yaşıyoruz.
Geçtiğimiz ay ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaşanan ve günlerce süren orman yangınları, yalnızca Amerikalıları değil; hepimizi etkiliyor.
Yoğun karbon salımları sonucu atmosferin ozon tabakasında yaşanan tahribat, yalnızca Avustralya kıtasını değil; tüm yerküreyi tehdit ediyor.
Her ülkenin orman varlığı kendisine ait olsa bile, ormanların ürettiği veya üretemediği çevresel değerler bütün dünyayı ilgilendiriyor.
Ne mutlu bizlere ki; orman varlığını artırmakta olan ender ülkelerden birinde yaşıyoruz.
Son çeyrek yüzyılda orman varlığımızın neredeyse yüzde 10 artmış olması, hepimizin övüncüdür.
Ülke olarak, dünyamızın hava kalitesine yaptığımız olumlu katkı sonucu, küresel düzeyde ‘alacaklı’ durumunda olmaktan da ayrıca mutluluk duymaktayız.
Evet, orman varlığının miktarı ve kalitesi, hem ülke çapında hem de küresel düzeyde temiz hava ve sağlıklı su temininin belirleyicisidir.
Sahip olduğumuz orman varlığını hem iyileştirmek, hem de sürdürülebilir kılmak zorundayız.
Bu, gelecek nesillere olan borcumuzdur.
Meselenin teknik ve bilimsel boyutları, kıymetli uzmanlar tarafından değerlendirilecektir.
Emeğin temsilcisi olarak, sürdürülebilir kalkınma ve orman hedeflerimize dair, kendi penceremizden gördüğüm birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
22.3 milyon hektarlık orman varlığımıza, 18 bin dolayındaki işçimizle hizmet vermeye çalışıyoruz.
Bu işçilerimizin geçici statüdeki 8 binden fazlası, 2018’e kadar, yılın yarısında çalıştırılmaktaydı.
Bu yıl itibarıyla geçici işçilerimizin çalışma süresinde üst sınır 9 ay 29 güne çıkarıldı.
Bundan dolayı, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, emeği geçen herkese bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum.
Mevcut işçilerimizin önemli bir bölümü her yıl emekli olmaktadır.
Orman Genel Müdürlüğümüzde ‘norm kadro’ uygulaması olmadığı için, emeklilik veya diğer sebeplerle ayrılan işçilerimizin yerine kadrolu yeni işçi alınamamaktadır.
Dolayısıyla Orman Teşkilatımıza hizmet veren işçi sayısı her yıl azalmaktadır.
Şunun farkındayız: ülkemiz yüzölçümünün yaklaşık yüzde 27’sini kaplayan 23.3 milyon hektarlık orman varlığına, mevcut işçi sayısıyla yeterli hizmet vermek mümkün değildir.
Ormancılıkta ileri ülkelerle kıyasladığımızda, ülkemiz ormanlarının daha fazla bakım ve hizmete ihtiyaç duyduğunu söylersek, bir gerçeği ifade etmiş oluruz.
Halihazırda ormanlarımızdan, sosyal ve kültürel bakımdan yeterince yararlanamıyoruz.
Bunun sebebi, ormanlarımıza yeterli ölçüde bakım ve geliştirme hizmeti veremeyişimizdir.
Orman varlığımızı, ‘saldım çayıra Mevlam kayıra’ anlayışıyla geliştiremeyiz, sürdürülebilir kılamayız.
Daha çok emek vermek, ormanlarımızı, bakımlı ve en üst düzeyde yararlanılabilir hale getirmek zorundayız.
Diğer taraftan, ülkemiz köylerinin önemli bir bölümü orman köyü veya ormana sınır köy durumundadır.
Maalesef orman köylerinde yaşayan insanlarımız, ekonomik bakımdan ülkemizin en yoksul kesimlerini oluşturmaktadır.
Bu köylerimizde yeterli tarım arazisi bulunmayışı, orman köylülerimizin ekonomik kalkınması önündeki en önemli engeldir.
Orman varlığımızı, bu köylerimiz için yeterli gelir kapısı haline getirmemiz, oralarda yaşayan insanlarımızı köylerinde tutmak için şarttır.
Orman Teşkilatımız, orman köylerinde yaşayan insanlarımızın, ormanlardan ekonomik olarak daha fazla yararlanması yolunda çeşitli adımlar atmaktadır.
Bal ormanları kurulması, odun dışı orman ürünlerinin ekonomiye kazandırılması gibi çalışmalar, bu bakımdan önemlidir.
Fakat, orman köylülerimizin, ormancılık hizmetlerinde yeterince ve usulünce istihdam edildiğini, ne yazık ki söyleyemiyoruz.
Özellikle üretim ve sair işlerde uygulanan çalıştırma yöntemleri, sağlıklı ve doğru bir istihdam anlayışını yansıtmamaktadır.
Devlet eliyle kayıtdışı istihdama kapı aralanıyor olması, kabul edilebilir bir durum değildir.
Kentlerimizin sağlıklı gelişmesi, bilhassa orman köylümüzün kendi coğrafyasında, refah içinde yaşatılmasına bağlıdır.
Orman köylüsünün kalkındırılması, ülke kalkınmasının sürdürülebilir kılınmasının da gerekli şartıdır.
Kendi köyünde refah içinde yaşayan orman köylüsü ise, ormanlarımızın gelişmesinin teminatıdır.
Dolayısıyla, ormanlarımıza ve ormancılığımıza daha fazla emek katmalı; bunu yaparken de insanî çalışma şartlarını gözardı etmemeliyiz.
Altını çizmek istediğim bir diğer husus da, sendikalar ile sosyal ve siyasî yaşam arasındaki ilişkiye dairdir.
Değerli katılımcılar…
Sendikalar, toplumun hassas sinir uçları ve erken uyarı sistemleridir.
Bu bakımdan, ülke yönetiminde karar vericilerin, sendikaların sesine kulak vermesinde büyük yararlar vardır.
İcra etmekte olduğumuz bu güzel toplantıyı düzenleyen değerli dostlarımızın, emeğin temsilcileri olarak bizim de görüşlerimizi alma hassasiyetini göstermesini, bu bakımdan da önemsediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bu toplantının, hem ülkemiz ormancılığına, hem de küresel ormancılık hedeflerine değerli katkılar yapacağına inandığımı belirterek, sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum.